Ankara Yöresel Kıyafetleri | KumasBilgi.com

Ankara Yöresel Kıyafetleri



KADIN GİYİMİ

Ankara ili yöresel kıyafetlerinin başlıca en ilginç olanları takım halinde holta ve salta ile birlikte veya tek giyilen sırmalı entarilerle, düz ve kalın ipekli kumaşlardan yapılan etek ceket şeklindeki elbiseler teşkil etmektedir. Kadın kıyafetleri kullanım alanlarına göre çeşitlilik göstermektedir.


Düğün kıyafetleri:

Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır. Yalnız gelinleri farklı kılan şey, başlarındaki tel ve duvaklardır. Bu elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (nişanlar, kına geceleri, paça günleri vb.) giyilir, bunun dışında kesinlikle giyilmezdi. Düğün elbiselerinin en eski örneklerini üç etek entariler oluşturur. Üç eteklerden sonra iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler giyilmeye başlanmıştır. II. Abdülhamit devrinden itibaren ise kalın ipekli ve münakkaş kumaşlardan yapılan ve daha çok Avrupa modası olduğu tahmin edilen korsajlı, balinalı, bugünkü uzun etek ve ceketten oluşan elbiseler giyilmeye başlanmıştır.

İç Çamaşırları

Çamaşır olarak tene üç en dokum bezden kalçaya kadar uzunlukta bolca bir gömlek giyilirdi. Bu gömlek üzerine kolsuz astarlı, havuz yakalı, önden üç düğme ile iliklenen bir yelek üzerine de gezi veya diğer kumaşlardan bir içlik giyilirdi. Bundan başka dize kadar uzanan paçaları geniş dantelli veya fistolu beyaz patiskadan bir iç donu, bunun üzerine de basmadan iç astarlı, uçkurlu, paçalı, ayak bileklerinde hafifçe bol bir dış donu giyilirdi.

Genç Kız Kıyafetleri

Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basittir. Süslü elbiseler giymeleri toplumca ayıp sayılırdı. Kızların kına gecesi ve şerbet (nişan) ten başka merasimlerde (düğün veya mevlüt) bulunmaları da geleneklere aykırı idi. Çok özel durumlarda düğüne gitmesi gerektiği zaman bile basma, pazen veya yünlüden alelade elbiseler giyerlerdi.


Gezme Elbiseleri:

 II. Abdülhamit devrinden otuz sene öncesine kadar resmi misafirliklere gidişlerde, bayram ziyaretlerinde zengin hanımlar ipek kadife veya fasone denilen yünlü kumaşlardan veya çitari denilen ipeklilerden uzun entariler giyerlerdi. Daha eskiler ise kutni denilen kumaşlardan yapılan elbiseler giyerlerdi. Bu elbiseler üzerine ipek şaldan mongül veya plüş denilen ipek kadifeden hırkalar giyilir, üstüne elmas gerdanlık, elmas muska, altın, elmas saat takılır, başa oyalı yemeni örtülür, üstüne bağdat çarı (çarşaf) carlanarak ziyaretlere gidilirdi.

Sokağa çıkacakları zaman başlarından ayaklarına kadar uzanan çar dedikleri bir örtü ile bürünürlerdi.

Zengin olan kadınlar ise çinti don üzerine düz baştan geçme peşli entariler giyerlerdi. Bu entari üzerine de ekonomik duruma göre basmadan, yünlü veya kadifeden, parmak dikişli, içi pamuklu hırkalar giyerlerdi. Yaşlılar başlarına takke gibi kalıpsız fes, gençler ise daha uzun ve kalıplı fes giyerlerdi. Fes üzerine ise oyalı yemeni örterlerdi.

Sokak Kıyafetleri:

Ele geçen en eski kaynaklara göre XVII. yüzyılda Ankara`da ferace giyildiği görülür. Feracelerden sonra çarlar giyilmeye başlanmıştır. I. Abdülhamit devrinde feraceler yasaklanıp çarşaf giyilmesi emredilince, gençler çarşafı tercih etmiş, yaşlılar ise beyaz çarlarını giymeye devam etmişlerdir.

Hamam Kıyafetleri:

Yeni gelin veya zengin genç hanımların hamam kıyafetleri de dikkate değerdir. Yeni gelin veya zengin genç bir hanım hamama giderken helâi don ve gömleğini, sevai telli yelek ve içliğini, üstüne elbisesini giyer, başına oyalı yemenisini takar, hamam bohçasını hazırlayarak Bağdat çarını giyip hamama giderdi.

Erkek Giyimi

Ankara`da erkek kıyafetleri üzerindeki araştırmalar, yaklaşık bir – bir buçuk yüzyıl evvelinden Cumhuriyet devrine kadar olan kıyafet çeşitleri üzerinde yapılmıştır. Bu süre içinde Ankara`da çeşitli halk tabakasının giydiği kıyafetleri başlıca beş ana başlık altında toplamak mümkündür.

İlmiye Sınıfının Kıyafeti:

İlmiye sınıfına ait başlıca takımların en dikkate değer olanlarını üç etek entariler teşkil eder. Genellikle şetari, altıparmak veya osmaniye topu gibi kumaşlardan yapılan bu entariler önü baştan başa açık, yanlarının birer karış yeri yırtmaçlı, uzun kollu, haydari yakalı, önünün bele kadar kısmı ile kol yerleri kaytan süslü olur ve belinin yanında küçük bir bağla bağlamak suretiyle iki önü birbiri üstüne kavuşurdu. uzun ve bol şalvarlar pamuklu iç işlikleri ile giyilen bu üç etek entariler üzerine bele ince ipek, beyaz tiftik veya gürün şalından bir kuşak sarılır, sırta da mevsim ve duruma göre ya pamuklu hırka yada çuha kumaştan yelek giyilirdi.

Üç etek entariler terkedildikten sonra, ilmiye sınıfı tarafından pantolona çok benzeyen, yalnız üstü ondan biraz daha bolca elifiye şalvarlar giyilmiştir. Elifiyeler üzerine pazen veya ketenden parmak yakalı, önden düğmeli, uzun bilezikli kollu bir işlik giyer, bele beyaz tiftik veya gürün şalından bir kuşak sarar, üzerine çuha veya kumaştan bir yelek giyerlerdi.

Gündelik Kıyafetler: 

Mevsime, yaşa ekonomik duruma göre bazı değişiklikler gösterir. Fakir ve orta halli kadınlar, doğrudan doğruya çinti donu denilen dış donu üzerine basmadan bir içlik, içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak dikişli ceket şeklinde düz hırka giyerler, başlarına yaşlılar kalıpsız fes giyip, üzerine oyasız yemeni örterlerdi.


Esnaf Kıyafetleri:

 II. Abdülhamit Devri`nin sonlarına kadar Ankaralı esnaf da tıpkı ilmiye sınıfı gibi üç etek entarilerden oluşan takımlar giyerdi. Bu entarilerin altına, yakasından güzel görünmesi için bir içişliği giyilir, bele uzun veya değirmi şal kumaş kuşanılır, sırta da hocalardan farklı olarak kuşağın üzerini örtecek uzunlukta işlemesiz bir gazeki veya fermani giyilirdi. Mekke hırkası bulunanlar bunların üzerine ayrıca bir Mekke hırkası veya pamuklu hırka, kışın ise hocalardan farklı olarak isteyenler miriz, aba, daha zengince olanlar ise kürk giyerlerdi.

Memur Kıyafetleri:

 Ankara`daki memur kıyafetleri; yüksek, orta ve küçük dereceli memur kıyafeti olmak üzere üç gruba ayrılır. Yüksek dereceli memurlar; setre pantol ile dik veya uçları kelebek yakalı gömlekler giyer, yakalara boynun arkasından iliklenen hazır uzun kravat veya papyon kravat bağlayıp, bunları mücevherli iğneler ile tuttururlar, gömlek ve pantolon üstüne de göğsü kapalı bir yelek giyerlerdi. Başlarında kalıplı fes (daha sonra hasırlı fes) ve ellerinde şık bir baston bulunurdu.

Orta dereceli memurlar; basma işlik giyer ve üzerine işliği örterek şık görünmesi için düz ya da pastalı, kolalı patiskadan bir jile takarlardı. Bu jileler üzerine dik veya ucu kıvrık kolalı bir yakalık, uçları kıvrık kolalı kolluk ile boynun arkasından iliklenen hazır kravat takılır ve üstüne yelek giyilirdi. Başlarına da şıllık fesleri denilen feslerden takarlardı.

Küçük dereceli memurların kıyafetleri
ise karışıktır. Genellikle elifiye giymekle beraber üzerine ceket giyenler de bulunurdu. Başlarında, sarıksız dal fes bulunması şarttı.

Efe ve Zeybek Kıyafeti: Zeybeklerin giydikleri elbiseler hemen hemen birbirine benzer.

Bunlar dizlik, işlik, camadan veya cepken ve bellerinde genişçe sarılı kuşak, kuşak üzerinde çeşitli silâhlarla dolu bir silâhlıktan ibarettir.


Zeybekler kendi aralarında cesaret ve yiğitlikle sivrilenleri efe diye anarlardı. Efeler, çarlık dizlik denilen beyaz patiskadan diz kapağının hemen altında bir tür kısa şalvar giyerlerdi. Bu dizliklerin paçalık tabir edilen kısımları san ipekli işli olurdu. Beyaz dizliklerin üstüne patiskadan parmak yakalı, önden iri sedef düğmeli, uzun bilezikli bir işlik ve onun üzerine kırmızı beyaz yollu Osmaniye işlik giyilir, bele genişçe şal kuşak ile silâhlık takılırdı. Üzerine sırmalı camadan veya sırmalı cepken, bunlar yoksa sırmalı yelek giyilirdi. Ayaklarına yünden uzun, beyaz Sivrihisar diz çorapları giyilirdi. Başlarına fes giyer, üzerine ipekli çevre ve pusu sararlardı. Ayrıca cepkenlerini giymeyip omuzlarından aşağı sarkıtmak âdetleri idi.

Okuma Çağındaki Çocukların kıyafeti:

Okuyan çocukların kıyafeti; II. Abdülhamit devrinin birinci yarısına kadar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer, bellerine şal kuşak sararlardı. Ankara`da ilk Maarif Teşkilatı kurulduktan sonra bu üç etek entariler kalkmış, yerine pazen veya kumaştan içi astarlı uzun şalvarlar ile işlik ve pamuklu hırkadan ibaret takımlar giyilmeye, daha sonraları ise elifiyeler ve nihayet ekonomik durumu iyi olanlar tarafından setre pantollar giyilmeye başlanmıştır.


Hiç yorum yok

Tema resimleri Ollustrator tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.